CHP'li Önder Sav'ın Bolu Valisi'yle makamında yaptığı konuşma noktasına, virgüle kadar bir gazetede yayımlandı. Watergate skandalına benzetilen olay için CHP hükümeti sorumlu tutarken Baykal 'Güvenlik güçleri dinledi ve servis etti' dedi.
CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın, eski Bolu Valisi Ali Serindağ ile makamında yaptığı görüşmenin Anadolu'da Vakit gazetesinde aynen yayınlanması muhalefeti ayağa kaldırdı. CHP'liler 'Watergate' skandalına benzettikleri olay hakkında gensoru vereceklerini belirtti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Ana muhalefet partisinin genel merkezinde, Genel Sekreter’in odasının devletin güvenlik güçleri tarafından dinlendiğini ve derhal bir dinci gazeteye servis yapıldığını" ileri sürerek, "Teknolojik olanaklar devlet içinde yerleşmiş belli çetelerin aracılığıyla bir kısım vatandaşlara karşı sistematik olarak kullanılmaktır" dedi.
'Siyasal yaşamda örneği yok'
Baykal, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı öncesinde basın toplantısı düzenledi. Türkiye siyasal yaşamında bugüne kadar hiç örneği görülmemiş bir olayın yaşandığını kaydeden Baykal, "Ana muhalefet partisinin genel merkezinde, Genel Sekreter’in odası devletin güvenlik güçleri tarafından dinlendi ve derhal bir dinci gazeteye servis yapıldı" diye konuştu. Genel Sekreter Önder Sav’ın cuma günü odasında gerçekleşen bir görüşmenin pazartesi günü gazetenin manşetinde yer aldığını belirten Baykal, bunun sıradan bir telefon dinleme olayının çok ötesinde olduğunu ifade etti. Söz konusu olayın bir "ortam dinlenmesi olduğunu", iki kişi arasındaki görüşmenin kelime kelime gazeteye yansıdığını belirten Baykal, şunları söyledi:
"Bu olay vatandaşın hakkının, hukukunun, anayasal demokratik haklarını güvencesi olması gereken devletin güvenlik güçlerinin ana muhalefet partisinin Genel Sekreteri’ni anayasal, demokratik haklarını bir tarafa bırakarak çalışma ortamında dinlediğini ortaya çıkmıştır. Ve bu dinlemenin bir dinci gazeteye servis edildiği, dinci gazete ile dinlemeyi gerçekleştiren devlet içindeki bu yapılanma arasında çok yakın bir bağlantının bulunduğu suçüstü konumunda ortaya çıkmıştır. Bu çok vahim bir olaydır. Türkiye böyle bir şey yaşamıştır.
Türkiye’de devletin çürümesi, metamorfozu, dönüşümü, nitelik değişimi çok açık bir biçimde bu olayla gözükmüştür. Türkiye’de devlet artık bildiğimiz devlet olmaktan çıkmıştır. Türkiye’de hukuk artık bildiğimiz hukuk olmaktan çıkmıştır. İnsan hakları, demokratik hak ve özgürlükler anlaşılıyor ki bugünkü iktidar döneminde hiçbir anlam, değer taşımıyor. Bu kadar fütursuz, gözü kara, aldırmaz bir biçimde insanın özel yaşamına tecavüz edilmesi, sonra bu tecavüzün iftiharla yandaş bir gazetede teşhir edilmesi ülkede rejimin ne noktaya geldiğini açıkça ortaya koymaktadır."
Hükümetten ses çıkmıyor
İddialar karşısında şu ana kadar hiçbir resmi tepkinin ortaya çıkmadığını da ifade eden Baykal, "Sanki dünyanın en olağan tablosu yaşanmıştır. Bu olay karşısında hiçbir rahatsızlık, tedirginlik, ilgi, özür, soruşturma, araştırma, konunun üzerine gidileceğine ilişkin topluma güven veren bir yaklaşım söz konusu olmamıştır" dedi. Bunun kabul edilemez bir tablo olduğunu vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: "Dünyanın herhangi bir demokrasisinde böyle bir olay yaşansa iktidarın, sorumlu bakanın, başbakanın derhal yerinden ayrılması kaçınılmaz olur. Bunun hesabı derhal iktidardan sorulur.
Devlet, elindeki teknolojik imkanları bu milletin parasıyla sağlamıştır. Bu milletin her siyasi inançtan, her düşünceden, her kesimden insanının katkısıyla devlet donatılmıştır. Devletin güvenlik güçlerinin eline verilen o teknolojik araçlar Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü savunmak için, vatandaşın hak ve özgürlüklerine güvence olmak için, huzur için kullanılmak üzere onların eline verilmiştir. Öyle anlaşılıyor ki şimdi hiç umursamadan bu teknolojik olanaklar devlet içinde yerleşmiş belli çetelerin aracılığıyla bir kısım vatandaşlara karşı sistematik olarak kullanılmaktır."
'Dinlemenin meşruiyeti yok'
"CHP’nin bu iktidar döneminde güvencesi nedir, Anayasa bizim için işliyor mu, Anayasa’daki demokratik kurallar CHP’liler için de geçerli mi?" diye soran Baykal, bu dinlemenin meşruiyeti olmadığını kaydetti. "Bu dinlemenin arkasında kimler varsa onların da meşruiyeti yoktur" diyen Baykal, "Bu vahim bir manzaradır, böyle gitmez, gitmemelidir" diye konuştu. Toplumun bu konuya karşı duyarlı olması gerektiğini ifade eden Baykal, bu tür taktikleriyle rakipleri, muhalefeti sindirmenin mümkün olmadığını savundu.
Başbakan hakkında gensoru
Baykal, gazetecilerin soruları üzerine konuyu TBMM gündemine de taşıyacaklarını söyledi. TBMM genel kurulunda grup sözcülerinin yapacakları konuşmalarla konuyu gündeme getirmelerinin ötesinde gensoru önergesi de vereceklerini belirten Baykal, "Bu konuda gensoru verilmezse başka hangi konuda verilir. Bizim görevimiz ’bu olmaz’ diye feryat etmektir, bunun siyasi reaksiyonunu ortaya koymaktır. Bunu bir gensoruyla TBMM’ye zabıtlara, tutanaklara, tarihe taşıyacağız. Türkiye’de neler oluyor herkesin duymasını sağlayacağız" dedi. Bir soru üzerine, Baykal, gensoru önergesini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında vereceklerini ifade etti.
Başkanvekilleri kelle istedi
CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Suha Okay, grup yönetim kurulu üyeleriyle, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Anadol, Önder Sav’ın makamında yaptığı özel görüşmenin, "Sanki meclis tutanağı gibi noktasına, virgülüne kadar aynen yayınlandığını" ifade ederek, Anayasa ve İçtüzüğün CHP’ye verdiği olanakları kullanarak,olayı, "Ya gensoru ya da meclis soruşturması biçimde en kısa zamanda meclis gündemine getireceklerini" söyledi. Hakkı Suha Okay da cumhuriyet savcılarının olaya derhal el koyması gerektiğini belirterek, "Buradan, CHP Grup Başkanvekili olarak suçduyurusunda bulunuyorum" dedi.Okay, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın da istifasını istedi.
Watergate olayı tekrarlanıyor
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "Bir ortam dinlemesi olayıyla karşı karşıyayız. Watergate olayı, yıllar sonra Türkiye’de pervasızca tekrarlanmaktadır" dedi. Anadol, Türkiye’nin klasik demokratik rejimden hızla uzaklaştığını, evrensel hak ve özgürlüklerin tehlikeye düştüğü bir dönemin yaşandığını ileri sürerek, AKP’nin hızla Türkiye’yi polis devletine dönüştürdüğünü savundu.
Başka bir demokratik ülkede hükümetlerin yıkılmasına, başkanların çekilmesine, çok önemli siyasal gelişmelere yol açan bir takım özgürlük ihlallerinin artık vakai adiye haline geldiğini savunan Anadol, bunun son örneğinin CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın, eski Bolu Valisi Ali Serindağ ile makamında yaptığı özel görüşmenin, "Sanki Meclis tutanağı gibi bir konuşma tutanağı halinde iktidara yakın bir gazetede noktasına, virgülüne kadar aynen yayınlanması" olduğunu söyledi.
ABD’de yaşanan Watergate skandalını anımsatan Anadol, "Aynı olayın, yıllar sonra Türkiye’de tekrarlandığını" ileri sürdü. Anadol, şöyle konuştu."Türkiye nereye gidiyor? Yani 340 kişilik Meclis çoğunluğuna dayanarak, bu iktidar ’Ben, her istediğimi yaparım’ anlayışını bu kadar pervasızca ne zamana kadar sürdürecek? Yani ABD’de başkanların düşmesine neden olan bir olay, Türkiye’de bu kadar hafife alınabilir mi? Ve yapılan tespitte, CHP Genel Merkezinde ’Böcek’ tabir edilen dinleme cihazı bulunamamıştır. Bu şu acı gerçeği ortaya koyuyor:
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün dinlenilme olayı ve orada kullanılan yöntem, CHP Genel Sekreteri ve genel merkezini dinleme yöntemi olarak aynen uygulanmıştır. Yani ortam dinlemesi. Binaya yakın bir yerde dinleme cihazı getirilerek, oradan CHP Genel Merkezindeki herhalde bütün konuşmaların, genel sekreterin dinlenildiği gibi, mutlaka genel başkan, merkez yönetim kurulu üyeleri ve diğer görevli ve yetkili arkadaşların da bu şekilde dinlendiğini gösteriyor. Bir ortam dinlemesi olayıyla karşı karşıyayız. Yani Watergate olayı, yıllar sonra Türkiye’de pervasızca tekrarlanmaktadır."
Bunun, AKP'nin devleti nereye götürdüğünün tipik örneği olduğunu savunan Anadol, "Yani ’Bu devlet bizim devletimiz değil mi’ diye vatandaş haklı olarak soruyor. Bu devlet, benim devletim değil mi? CHP Genel Sekreterini dinleme olayı, yurttaşların devletini, AKP’nin devleti haline dönüştürme çabasının çok somut bir örneğidir" dedi.
'Kuşkular haklı çıktı'
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu da toplumun, "Acaba büyük bir kulak" tarafından dinleniyor muyuz kuşkusuna, son 1.5-2 ayda yaşanan olayların haklılık kazandırdığını söyledi. Türkiye’de herkesin artık yargı kararı olmadan dinlendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "CHP Genel Merkezini ve Genel Sekreterini dinleme talimatını kim vermiştir?
Dinlemeden sonra ortaya çıkan konuşma metnini, AKP’ye yakın medyaya kimler servis etmiştir?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, hükümetin bu kuşkuları giderecek açıklamayı derhal yapması gerektiğini belirterek, "Bu olay, üstü örtülecek olay olmaktan çıkmıştır. Ya demokrasiye, insan haklarına ’evet’ diyeceğiz ya da bunları görmemezlikten geleceğiz ve insan hakları ihlallerini sıradanlaşmış bir olay olarak kabul edeceğiz" dedi.Kılıçdaroğlu, AKP’nin, bu suçluluğu üstünden atması için olayı bütün çıplaklığıyla, CHP ve kamuoyunu tatmin edecek şekilde ortaya çıkarması gerektiğini söyledi.
'Utanç tablosu'
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay da "Bu, Türkiye’de demokrasi skandalı, rezaletidir. Utanç duyulacak bir tablodur" dedi. Sav’ın özel görüşmesinin içeriğini yayınlayan gazetedeki bir köşe yazarının "Kendilerine bu konuşma bandının servis edildiğini" yazdığını anlatan Okay, kimin servis ettiğini sordu. Gazetecilerin, "CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da dinlenilmiş olabileceğine işaret ettiniz. Bu konuda elinizde bilgi ve bulgu var mı?" sorusu üzerine Kemal Anadol, bunu ortam dinlemesi yapıldığı tespitine dayanarak söylediğini bildirdi. Anadol, "Ortam dinlemesi ortaya çıktığına göre, binanın 10. katını dinleyen, 12. katını da 1. katını da dinler. Bizim odalarımızı da dinler. Meclisin arkasına veya kampüsün içine yerleştirilmiş bir araç, bunu yapıyor" diye konuştu. (AA)