www.siyasetci.biz

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
www.siyasetci.biz


Siyasi Gençliğin Buluşma Noktası


    Darbe Yerine Milliyetçi Cephe?

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 152
    Points : 0
    Kayıt tarihi : 04/05/08

    Darbe Yerine Milliyetçi Cephe? Empty Darbe Yerine Milliyetçi Cephe?

    Mesaj tarafından Admin Salı Kas. 25, 2008 10:35 pm

    SP'deki genel başkan değişimi, CHP'nin 'türban açılımı', MHP'nin büründüğü sessizliğin sonunda darbe mi var?
    25 Kasım 2008 / 17:40

    Cemil Ertem / Taraf

    Darbe olmadı; yeni “Milliyetçi Cephe” verelim!

    ABD’de ikinci kurtarma paketinin, en az Bush’un paketi kadar büyük olacağı, ancak, bu paketin finans kesiminin ve bankaların aktiflerindeki işe yaramaz kâğıtları satın almak yerine orta sınıfa yöneleceği anlaşıldı. Bu kriz süreci, güç dengesini kendi lehine çevirmek isteyen kesimlerin-sınıfların derin, kapsamlı mücadelesine de sahne olacak.

    Kurtarma paketleri bu mücadelenin yansıması olarak karşımızda.

    Devlet hazineleri ellerindeki kaynakları kim için, nasıl kullanacaklarına biraz da bu sınıf mücadelesinin seyri doğrultusunda karar verecekler. Bush ve Obama paketleri arasındaki fark bu anlamda bir bakış açısı farklılığı olduğu kadar kriz sonrası hâkim sermeyenin bileşiminin ipuçlarını da veriyor. İleri teknoloji üreten ve kontrol eden sanayileri öne çıkartacak olan Obama dönemi, buna uygun bir çıkış paketini yakında açıklayacak.

    Aslında bu paketleri, bir noktadan sonra, yeni bir iktisat politikası ve buna bağlı yeni bir denge olarak da görebiliriz.

    Türkiye’de ise işçi sendikaları ve sol şimdiye kadar uygulanan ve Washington Uzlaşısı kaynaklı neoliberal politikalara alternatif iktisat politikası çerçevesi öneremedi.

    Çünkü artık “eski” sendikal anlayışlar geçerli değil. Bu sendikaların –ister sağ tarafta ister sol tarafta olsunlar- mücadele anlayışları ve örgütlenme modelleri hem bu krizi hem de kriz sonrasını kapsayacak, omuzlayacak nitelikte değil. “Bu krizin maliyetini üstlenmeyeceğiz”le başlayan açıklamalar da her zamanki bıktırıcı hamaset metinleri olarak karşımızda.

    Şüphesiz ki bu konuda enternasyonal bir yaklaşım gerekiyor. Son ILO raporu krizde 20 milyon insanın işinden olacağını ortaya koydu. Dünyada artan işsizliğe karşı gerek yerel sendikalar gerekse ETUC gibi (Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu) kıtasal işçi örgütlenmeleri şimdilik çaresiz.

    Bu yapılar mecburen ardı ardına açıklanan kurtarma paketlerindeki istihdama yönelik çerçeveyi –örtülü de olsa- destekliyorlar ve bunun arkasına da işçi sınıfının birliği gibi eski söylemler eklenince alın size neoliberal anlayışa karşı alternatif işçi sınıfı paketi...(!)

    Geleneksel sendikal anlayışın bu yaklaşımının kopyasını sol partilerde görebiliyoruz.

    Bu yaklaşım sanki kriz, kapitalizmin işleyişinin bir sonucu değilmiş gibi çok sığ bir yaklaşım sergiliyor.

    Bu geleneksel anlayışa sahip tüm yaklaşımlarda krizin özünde kapitalizm olduğu neredeyse unutuluyor. Neoliberal politikalar ve bunların yürütücüleri krizin yaratıcısı olarak gösteriliyor; buna evet de ya kapitalizmin kendisi ve kapitalist devlet...

    İşte tam burada çok önemli bir noktaya geliyoruz. Bu geleneksel yaklaşım yeni döneme uygun alternatif bir çerçeve üretemediği için krizin sorumlusu olarak yalnızca neoliberal politikaları ve onların yürütücülerini (IMF, Dünya Bankası, yerel hükümetler) gösteriyor. Ama bu krizi yaratanlarda, şimdilerde krizin sorumlusu olarak, neoliberal politik hattı, hükümetlerin yanlışlarını, IMF ve Dünya Bankası gibi Bretton-Woods kurumlarını işaret edip duruyor. Yani geleneksel sol anlayışa sahip parti ve sendikalar, dünyanın çoğu yerinde, kriz teşhisi ve kriz sonrasının çözümleri konusunda, neredeyse, küresel sermaye ile aynı şeyleri söylüyor. Ne ilginç değil mi?

    Ama bu ilginç nokta aynı zamanda devletçi “sol” ve sağ anlayışın aynı yerde buluştuğunu bize gösteriyor. Çünkü her iki kesim de krizden çıkışın ve kriz sonrasındaki bekalarının devlete sığınmakla olacağını zannediyorlar.

    Şimdi dünyanın her yerinde “sosyalist” partilerde, devletçi bir kapitalizm savunusu, yeni milliyetçilik olarak, hem de “sol”dan ortaya çıkacak. Ama bunun çok uzun ömürlü olacağını söyleyemeyiz. Çünkü bu çevreleri yeni dönemde kaybetmekte olan sermaye destekleyecek ve besleyecek. Bu sermaye çevreleri batınca ya da umutlarını iyice kaybedip arenadan çekilince bu besleme “sol” da ortadan kalkacak.

    Şimdi bu çevreler Türkiye’de son kozlarını oynamak için harekete geçtiler. Hedefleri bir CHP, MHP, SP koalisyonu kotarmak. Bunu anlamak için CHP ve SP’deki “değişim” dinamiğine bakın. SP’nin hayli oturaklı bir bilim insanını partinin başına getirmesi (Prof. Dr. Numan Kurtulmuş) ve CHP’nin kapılarını “türbana” açması bu koalisyona hazırlıktan başka bir şey değil. MHP’deki hiçbir şeye bulaşmama ve bekleme politikası da bu hazırlığın bir parçası. Ama bu karanlık yeni “Milliyetçi Cephe” koalisyonuna geleneksel “sol”dan katılanlar da olacak. Hazırlıklarını yapmaya başladılar bile. Sendikaları, krizi de fırsat bilip, bu cepheye çekmeye çalışacaklar. Ayrıca CHP yoluyla da Alevileri bu tezgâha dâhil etmek istiyorlar.

    Yani “bizim Ergenekon darbe yapamadı; kriz de var; kriz fırsatını değerlendirip bari yeni bir Milliyetçi Cephe verelim” çetesi işbaşında. İnsanı en çok “solun” bir kısmının bu faşist tezgâhın içinde olması yaralıyor. Ama ne yapalım kriz yalnız ekonomide değil.

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Nis. 28, 2024 10:01 pm